03-14-2018, 08:48 PM
İlk Ay'a yolculuğun tamamlanmasının ardından tartışmalar başladı. Bu tartışmalar sonunda uzayda yaşam olup olmadığı konusu üzerinde durulmaya başlandı. İnsanın bir ortamda hayatını devam ettirmesi için; atmosfer, radyasyon ve yer çekiminin bulunması gerekmektedir. Özellikle atmosfer canlı yaşamı için çok önemlidir.
İnsanoğlu çıplak iken uzay boşluğunda kalıcı zarar görmeden 30 saniye kadar yaşayabilir. Nefesinin tutmamak kaydıyla 30 saniye boşlukta kalan insan patlamaz, donmaz ve bilinci tamamını kaybetmez. 30 saniye sonlarında oksijen yokluğu sonucu bilinç kaybı oluşmaya başlar. 1,5 - 2 dakika sonra ise yaşam faaliyetleri tamamen durur ve insan hayatını kaybeder. Olacakları daha detaylı incelersek üç temel sorunumuz var:
1)Oksijen
2)Basınç
3)Sıcaklık
Kendinizi korumasız uzay boşluğunda bulursanız en büyük düşmanınız oksijensizlik olacaktır. Soğuk ya da dış basıncın sıfır olması düşünmeniz gereken son şeylerdir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, bazı yaşanmış kazalar ve fiziksel hesaplar göstermiştir ki basıncın sıfıra düşmesi vücudu patlatmaz. Kan basıncımız ve derimiz vücudumuzun ciddi zarar görmesine engel olur. Eğer havayı akciğerlerinizde tutmaya çalışırsanız, bu akciğerlerinizin zarar görmesine neden olabilir, ancak kesinlikle sizi patlatmaz. Ki zaten büyük ihtimalle bir süre sonra, hava bir anda burnunuzdan dışarı kaçacak akciğeriniz boşalacaktır. Bu durumda akciğerde hiçbir kalıcı hasar olmayacaktır.
Eğer kulak içiniz hassassa, kulak zarınızın yırtılma riski vardır. Vücudunuz belli bir süre sonra biraz şişebilir, kas ve derinin dayanıklılığına bağlı olarak. Göz ve çevresindeki, yüzeye yakın damarlarda şişme, ya da hafif çatlaklar oluşabilir(bu çatlaklar deriyi yırtacak güce ulaşamaz). Ama bunların hiçbiri kalıcı zarar vermeyecektir. Nitekim Joe Kittinger, 1960 yılındaki meşhur 31.300 metrelik atlayışında, sağ kolunun koruması açılmış, hemen hemen sıfır basınca maruz kalmıştır. Kol şişip kullanılmaz hale gelse de, zarar görmemiş ve yere iner inmez de 3 saat içinde normale dönmüştür.
Bilinciniz hiçbir şekilde kanınızda oksijen olduğu sürece gitmeyecektir. Önce akciğer ve bağırsaklarınızdaki havanın vücudunuzu terk ettiğini hissedeceksiniz. Sonra bir anda ağzınızdaki bütün tükürük ve gözümüzdeki sıvı buharlaşacaktır. Zira sıvılar sıfır basınçta gaza dönüşüp buharlaşırlar. 1965 yılında NASA’nın Johnson uzay merkezinde kaza sonucunda Jim LeBlanc bir denek yanlışlıkla neredeyse sıfır basınçlı ortama maruz kalmıştır. Denek 14 saniye boyunca bilincini yitirmemiştir. 14 saniye içinde bilincini kaybetmesinin nedeni, beynini oksijensiz kalmasıdır. NASA çalışanları 15 saniye sonra vakum odasını tekrar havayla doldurduklarında, denek kendine gelmiş, hiçbir kalıcı zarar görmemiştir. Denek daha sonra tek hissettiği şeyin vücudundan havanın akışı ve ağzının kuruması olduğunu söylemiştir.
Peki uzay boşluğunda, ki güneşten uzak bir yer kabaca -270 derece celcisus sıcaklıktadır, vücudumuz hemen donmayacak mıdır? Eğer güneşi direk gören bir yerdeysek, donmaktan ziyade, yanma tehlikesi ile karşı karşıyayız. Vücudumuz ultraviyole ışıklarına karşı korumasız kalacağından, derimizde hafif yanıkların oluşması muhtemeldir. Ancak bu yanıklar da ciddi ölüm tehlikesi taşımayacaktır. Ancak güneşten uzak bir yerdeysek de vücudumuz hemen donmayacaktır, soğu ciddi anlamda hissetmemiz bile belli bir zaman alacaktır. Bunun sebebi vücut ısımızın uzaya yayılmasının saatler almasıdır, yani donmamız saatleri bulacaktır.
Neden mi? Çünkü boşluk çok çok çok kötü bir sıcaklık iletkenidir. Bir cisim tam üç şekilde ısı kaybedebilir. Birincisi, ve en hızlı ısı kaybetme yöntemi termal iletkenliktir. Bu işlem, birbirine dokunan iki cisim arasında gerçekleşir, cisimlerin ne kadar iyi iletken olduklarına bağlı ısı sıcak cisimden soğuk cisme hızlı bir biçimde akar. Dünyada vücudumuz ısının çoğunluğu bu şekilde kaybeder. Eğer dokunduğumuz cisim, metal ya da buz gibi iyi iletkense, vücudumuz hemen kısa sürede soğur. (Tabi dokunduğumuz şey mesela çok sıcak bir metal gibi, sıcaksa bu sefer kısa sürede temastaki yerimiz yanar).
Hava gibi kötü iletkenlerde bu soğuma süreci daha uzun bir zaman. Bu sebeptendir ki,0 derece sıcaklıktaki buz ve ya metal, 0 derece havadan daha soğukmuş gibi bir hissiyat oluşturmaktadır. Ancak boş uzayda, vücudumuz hiçbir cisimle temas halinde olmadığı için iletkenlik yolu ile ısı kaybedemez. Boşluk-270 derece soğuk olmasına rağmen, 0 derecedeki bir buz kadar bile soğuk etkisi yapmaz.
İnsanoğlu çıplak iken uzay boşluğunda kalıcı zarar görmeden 30 saniye kadar yaşayabilir. Nefesinin tutmamak kaydıyla 30 saniye boşlukta kalan insan patlamaz, donmaz ve bilinci tamamını kaybetmez. 30 saniye sonlarında oksijen yokluğu sonucu bilinç kaybı oluşmaya başlar. 1,5 - 2 dakika sonra ise yaşam faaliyetleri tamamen durur ve insan hayatını kaybeder. Olacakları daha detaylı incelersek üç temel sorunumuz var:
1)Oksijen
2)Basınç
3)Sıcaklık
Kendinizi korumasız uzay boşluğunda bulursanız en büyük düşmanınız oksijensizlik olacaktır. Soğuk ya da dış basıncın sıfır olması düşünmeniz gereken son şeylerdir. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, bazı yaşanmış kazalar ve fiziksel hesaplar göstermiştir ki basıncın sıfıra düşmesi vücudu patlatmaz. Kan basıncımız ve derimiz vücudumuzun ciddi zarar görmesine engel olur. Eğer havayı akciğerlerinizde tutmaya çalışırsanız, bu akciğerlerinizin zarar görmesine neden olabilir, ancak kesinlikle sizi patlatmaz. Ki zaten büyük ihtimalle bir süre sonra, hava bir anda burnunuzdan dışarı kaçacak akciğeriniz boşalacaktır. Bu durumda akciğerde hiçbir kalıcı hasar olmayacaktır.
[img=385x488]https://78.media.tumblr.com/b0b6265753ae72858fbdc3c112eda793/tumblr_nq9i7b2wiY1u0qlp8o1_400.gif[/img2]
Eğer kulak içiniz hassassa, kulak zarınızın yırtılma riski vardır. Vücudunuz belli bir süre sonra biraz şişebilir, kas ve derinin dayanıklılığına bağlı olarak. Göz ve çevresindeki, yüzeye yakın damarlarda şişme, ya da hafif çatlaklar oluşabilir(bu çatlaklar deriyi yırtacak güce ulaşamaz). Ama bunların hiçbiri kalıcı zarar vermeyecektir. Nitekim Joe Kittinger, 1960 yılındaki meşhur 31.300 metrelik atlayışında, sağ kolunun koruması açılmış, hemen hemen sıfır basınca maruz kalmıştır. Kol şişip kullanılmaz hale gelse de, zarar görmemiş ve yere iner inmez de 3 saat içinde normale dönmüştür.
Bilinciniz hiçbir şekilde kanınızda oksijen olduğu sürece gitmeyecektir. Önce akciğer ve bağırsaklarınızdaki havanın vücudunuzu terk ettiğini hissedeceksiniz. Sonra bir anda ağzınızdaki bütün tükürük ve gözümüzdeki sıvı buharlaşacaktır. Zira sıvılar sıfır basınçta gaza dönüşüp buharlaşırlar. 1965 yılında NASA’nın Johnson uzay merkezinde kaza sonucunda Jim LeBlanc bir denek yanlışlıkla neredeyse sıfır basınçlı ortama maruz kalmıştır. Denek 14 saniye boyunca bilincini yitirmemiştir. 14 saniye içinde bilincini kaybetmesinin nedeni, beynini oksijensiz kalmasıdır. NASA çalışanları 15 saniye sonra vakum odasını tekrar havayla doldurduklarında, denek kendine gelmiş, hiçbir kalıcı zarar görmemiştir. Denek daha sonra tek hissettiği şeyin vücudundan havanın akışı ve ağzının kuruması olduğunu söylemiştir.
[img=500x500]https://78.media.tumblr.com/ce1ad02f87a53a3bd9d9f60f08ef516f/tumblr_o0s6arUnza1sxodsao1_500.gif[/img2]
Peki uzay boşluğunda, ki güneşten uzak bir yer kabaca -270 derece celcisus sıcaklıktadır, vücudumuz hemen donmayacak mıdır? Eğer güneşi direk gören bir yerdeysek, donmaktan ziyade, yanma tehlikesi ile karşı karşıyayız. Vücudumuz ultraviyole ışıklarına karşı korumasız kalacağından, derimizde hafif yanıkların oluşması muhtemeldir. Ancak bu yanıklar da ciddi ölüm tehlikesi taşımayacaktır. Ancak güneşten uzak bir yerdeysek de vücudumuz hemen donmayacaktır, soğu ciddi anlamda hissetmemiz bile belli bir zaman alacaktır. Bunun sebebi vücut ısımızın uzaya yayılmasının saatler almasıdır, yani donmamız saatleri bulacaktır.
Neden mi? Çünkü boşluk çok çok çok kötü bir sıcaklık iletkenidir. Bir cisim tam üç şekilde ısı kaybedebilir. Birincisi, ve en hızlı ısı kaybetme yöntemi termal iletkenliktir. Bu işlem, birbirine dokunan iki cisim arasında gerçekleşir, cisimlerin ne kadar iyi iletken olduklarına bağlı ısı sıcak cisimden soğuk cisme hızlı bir biçimde akar. Dünyada vücudumuz ısının çoğunluğu bu şekilde kaybeder. Eğer dokunduğumuz cisim, metal ya da buz gibi iyi iletkense, vücudumuz hemen kısa sürede soğur. (Tabi dokunduğumuz şey mesela çok sıcak bir metal gibi, sıcaksa bu sefer kısa sürede temastaki yerimiz yanar).
Hava gibi kötü iletkenlerde bu soğuma süreci daha uzun bir zaman. Bu sebeptendir ki,0 derece sıcaklıktaki buz ve ya metal, 0 derece havadan daha soğukmuş gibi bir hissiyat oluşturmaktadır. Ancak boş uzayda, vücudumuz hiçbir cisimle temas halinde olmadığı için iletkenlik yolu ile ısı kaybedemez. Boşluk-270 derece soğuk olmasına rağmen, 0 derecedeki bir buz kadar bile soğuk etkisi yapmaz.
Bilmediğim bir yoldayım, irademle kol kola
Bu yol pek de yürünmemiş, izler eski, mavera.
Bu yol pek de yürünmemiş, izler eski, mavera.